Wonder Club world wonders pyramid logo
×

Reviews for Science Record: A Compendium of Scientific Progress and Discovery During the Past Year

 Science Record magazine reviews

The average rating for Science Record: A Compendium of Scientific Progress and Discovery During the Past Year based on 2 reviews is 3.5 stars.has a rating of 3.5 stars

Review # 1 was written on 2010-01-01 00:00:00
2010was given a rating of 4 stars Raymond Nassar
This is an amazing book to introduce yourself to a variety of scientific topics ranging from AI and theories of consciousness to Quantum Physics and Inflation. The only reason I'm not giving it five stars is because it was written in 1999 and is not update on the past 18 years of discoveries. And we have learned quite a lot since 1999. But it still offers more information than the vast majority of people know, in small bite sized sections. This is amazing if you take the time to look up the latest news on each topic as you go along. But it would be way more awesome if someone wrote an up to date book like this.
Review # 2 was written on 2020-12-06 00:00:00
2010was given a rating of 3 stars Cliff McDaniel
“Elbette, bizler canlı/ölü kediler görmeyiz asla ve Schrödinger’in kedisini her iki durumda birden asla yakalayamayız. Ona bakmak için kutuyu açığımızda onun ya ölü ya da canlı olduğunu görürüz. Ama onu kurtaran veya kaybettiren bizim bakışımızdır. Gözlemci, gözlemlediği şeyin parçasıdır; gözlem şeyleri değiştirir ve gözlemin dünyası bir ya/ya da (if/else) dünyasıdır.” Kim Korkar Schrödinger’in Kedisinden, sf. 17 Ian Marshall ve Donah Zohar’ın ortak çalışmas olan “Kim Korkar Schrödinger’in Kedisinden, A’dan Z’ye Yeni Bilimin Klavuzu” ismini taşıyan kitap Türkçe’ye Orhan Düz tarafından çevrildi ve Paradigma yayıncılıktan çıktı. Orijinal adı “Who’s Afraid of Schrodinger’s Cat/ An A to Z Guide to All New Science Ideas You Need to Keep up with the New Thinking”. Kitap “Yeni Bilimlerin Özeti” başlığı altında 4 makaleden ve alfabetik sözlükten oluşuyor. Öncelikle, nedir bu Schrödinger’in kedisinin hikayesi. Hikaye şu, kuantum teorisinde bir parçacık gözlemlenmediği zaman süperpozisyon durumundadır. Yani bütün olasılıklar bir anda mevcuttur. Yani sizin bakmadığınız bir zamanda yere düşen para hem yazı hem tura durumundadır. Ne zaman bakarsanız para birden yazı veya tura olur, buna dalga fonksiyonunun çökmesi denir. Schrödinger’in kedisi de bu olayın maskotudur. Kedi, bir mekanizmanın içindedir, mekanizma bir parçacığın bozunumuna bağlıdır. Parçacık bozunduğunda bir çekiç siyanür şişesini kırar ve kedi zehirlenir, eğer parçacık bozunmazsa kedi hayatta kalır. Ancak bu parçacık çok kısa zamanda bozunan bir parçacıktır. Fakat kuantum teorisinde gözlemci ile ilgili söylediğimiz gibi, eğer gözlemci gözlemlemezse bu parçacık süperpozisyon durumunda olacaktır, yani iki ihtimal üst üste binmiş olacaktır, hem bozunacak hem bozunmayacak. Böylece kedi hem ölü, hem hayatta olacak. Eski bilimde, ya da daha spesifik olursak Newton fiziğinde kesinlik hakimdir. Bir şey asla aynı anda iki durumda olamaz, bir şey asla doğa yasalarının dışına çıkamaz. Her olayın bir sebebi ve sonucu vardır. “John Locke’un bireyselciliği, Adam Smith’in öz-çıkar ekonomisi, Karl Marx’ın determinist tarih yasası, kör bir evrimci mücadeleye dayanan Charles Darwin’in indirgemeci biyolojisi ve Sigmund Freud’un karanlık ruhunun fırtınalı kuvvetleri, bunların tümü bir ölçüde Newton fiziğinden etkilenmişti.” (s. 24) Fakat bir süre sonra Newton fiziği bazı konularda açıklama yapamaz oldu. Her şey güzel giderken iki tuhaflık kafaları kurcalamaya başladı. Fizikçi Kelvin, “bunlar sadece geçici anormallikler, elbette bunlara da açıklama bulunacak” diyordu. İlk gariplik fizikçi Albert Michelson ve Edward Morley’in dünyanın hızını ölçmek için yaptığı deneyde çıktı. Klasik bilim adamları bütün katı maddelerin bir yörüngede olduğunu söyleseler de deney dünyanın hızını sıfır olarak tespit etmişti ki bu çok saçmaydı. İkinci gariplik de siyah cisim ışıması ile ilgiliydi. Siyah cisim, belli bir renge referansta bulunmadan enerjisini eşit ve özdeş biçimde yayan sıcak bir cisimdir. Deneylerde, bu ışımanın parlaklık veya gücüne karşı durumunu ölçmek için çizilen şeklin çan eğrisine benzediği ortaya çıktı. Halbuki klasik fiziğe göre renk mor ötesine yaklaştıkça parlaklığın sonsuz olacağını iddia ediyordu. Yanlış giden bir şey vardı. Bu iki tuhaflığı çözmek için yapılan çalışmalarda iki büyük sonuç elde edildi, bunlardan birisi Michelson-Morley deneyi, diğeri de Einstein’in izafiyet teoremidir. Kitapta bu yeni bilimin bütün konuları ele alınamasa da, özellikle eski bilim ile çatışan noktaları inceleniyor. Eski bilim, gözlemciyi gözlemlenenden bağımsız tutardı, halbuki yeni bilim gözlemci ile gözlemlenen arasında devinimsel bir süreklilik öngörür. Eski bilim sürekliliği ve sürekli lineer değişimi vurgularken yeni bilimde ani hareketleri ve sebepsiz değişimleri görüyoruz. Eski bilimde, katı sebep ve sonuç yasaları ile bağlı münferit parçalardan oluşan kesin fiziksel evreni görürken, yeni bilim her şeyin hassas bir şekilde diğer şeylere bağlı olduğu karışık ve daha ziyade “kaotik” bir evreni öngörür. Kuhn, her problemin aşan bilim adamlarının deneylerin kesinliğine ve teorilerin mutlak doğruluğuna kesin bir güven duyduklarını iddia ediyordu. Anomaliler göz ardı ediliyor ve onlar “çözülecek tuhaflıklar” olarak görülüyordu. Ancak, izafiyet teorisi, kökten bir paradigma kayması olmuştur. Artık, anomaliler geçiştirilemiyordu, artık açıklama arayışı bilim adamlarının bütün düşünce yapısını altüst ediyordu. ANTİ MADDE Şimdi kitaptaki ansiklopedik olarak ele alınmış konulardan bazılarını kısaca özetleyeceğiz. Temel parçacıkların çoğu simetriktir. En büyük simetri ise bir parçacık ile onun antisi arasında olur. Antimadde de parçacıkların simetrik olarak karşıtlarıdırlar. Madde ile anti madde birleştiğinde kütle saf enerjiye dönüşür. AVCI AV TEORİSİ Evrendeki hassas dengenin korunmasına örnek olarak kitapta bir avcı av sisteminden bahsediliyor. Buna göre alabalıklarla dolu bir göle bir miktar, alabalık yiyen turna balığı koyulduğunda onlar hemen alabalıkları yemeye başlarlar. Göldeki alabalık sayısı büyük miktarda düşer. Bunun sonunda turnabalıkları yiyecek kıtlığı nedeniyle ölmeye başlarlar. Turnabalıklarının ölmesi alabalık sayısını artırmaya başlar, alabalık sayısı artınca turnabalıkları onları yemeye ve sayıyı düşürmeye başlarlar. Böylece göl otomatik olarak dengede tutulur. Bu evrendeki pek çok olayı açıklayan güzel bir denge örneğidir. BELL TEOREMİ Bell teoremi, kuantum fiziğinin bazı tahminlerinin klasik fizik açısından imkansız olduğunu öne sürer. Bu yüzden klasik fiziği onarmak mümkün değildir. Bell teoremi, iki parçacık arasındaki ilişkiyle ilgilidir. Klasik fizikte iki parçacık birbiriyle doğrudan veya ancak aracı varsa ilişkiye girebilir. Ancak Bell teoremi, iki parçacığın hiçbir bağı, yakınlığı hatta aracısı olmadan da birbirini etkileyebildiğini savunur. 1970’te fizikçi Alain Aspect tarafından “Aspect deneyi” adıyla da anılan bir deneyle test edildi. Ortak bir kaynaktan iki foton fırlatıldı ve fotonların polarizasyonu, karşıt hedeflere ulaşınca ölçüldü. Deney teoremi doğruladı. Gerçekten de A fotonunun polarizasyonu ölçüldüğü anda alakasız olduğu halde B fotonu da onun zıttı polarizasyona sabitleniyordu. KUANTUM BELİRSİZLİĞİ Kuantum fiziğinde olaylar genellikle sebepsiz olur. Gerçekten böyledir. Bir elektron durduk yere başka bir atomun yörüngesine zıplayabilir. Radyoaktif bir atom herhangi bir anda bozunmaya başlayabilir ya da binlerce yıl kararlı halde kalabilir. Klasik fizik, deterministti, her şey kesinlik içerisinde belirliydi. Ancak Heisenberg’in Belirsizlik İlkesi paradigmayı sarstı. Klasik fizik, bir parçacığın durumunun tüm parametrelerinin bilinmesi o parçacığın yapacağı eylemi de göstereceğini söylüyordu. Ancak Heisenberg’in ilkesi, bir parçacığın parametrelerinin asla tam olarak anlaşılamayacağını gösteriyor. Kuantum fiziğinde evren, olasılıklardan oluşmaktadır ve dalganın çöküşü rastgeledir. BOSE –EİNSTEİN YOĞUNLAŞMASI Günümüzde kullanılan pek çok şey, lazerler, süper iletkenler, süper sıvılar bu yoğunlaşmanın sonucudur. Bu parçacıkların aynı enerji durumunu paylaşmasıdır. Dev miktarda foton aynı enerji durumunu paylaştığında lazer olur. Cdlerde vs. kullandığımız lazer budur. Astronomik miktarda foton aynı kuantum durumunda birleşmiştir. BÜYÜK PATLAMA Büyük patlama iddia edildiği gibi yaratılış teorisini destekleyen bir şey değildir. Çünkü bir her şeyin yaratıldığı an değildir. Patlamadan önce de zaman ve evren/ler vardı. Hatta belki de patlama, zincirleme patlamaların bir devamı idi. Büyük patlama teorisini destekleyen beş temel kanıt vardır; 1) Genişleyen evren. 2) Kozmik arkalan radyasyonu 3) Kimyasal çeşitlilik. 4) Olbers paradoksu. 5) Mikrodalga artalandaki buruşukluklar. KUANTUM AŞUFTESİ Kuantum teorisinin Schrödinger’in kedisinden sonraki maskotlarından biri de bu aşüftedir. Aslında hikaye basittir, bir baloya katılan aşüfte kadın, süperpozisyon durumuna geldiğinde balodaki bütün erkeklerle birlikte olur ve aynı anda hepsinden çocuk sahibi olur, yani evren dallanır. En sonunda hangi erkeğin daha iyi olduğunu anlayınca o erkeği seçer. Yani bütün ihtimalleri yoklar, en iyisini seçer. Kuantum aşüftesi, parçacıkların yoklamalarına örnektir. Kuantum fiziğinde parçacıklar tüm olasılıkları aynı anda yoklarlar ve gözlemlendiklerinde sadece bir olasılıkta bulunurlar. Bu bütün olasılıkların üst üste ve aynı anda bulunmasına süperpozisyon durumu deniyor. “Bir atomun enerji yörüngelerindeki bir elektron, başka bir yörüngeye geçecekse, aynı anda olası tüm alternatif yörüngelere geçişleri geçici olarak denemek suretiyle ‘ortamı yoklar’. Küçük fakat münferit bir sürede, elektron tüm uzay ve zaman üzerinde dağılır ve her yerde ve zamanda bulunur. Aynı şekilde kuantum sistemlerini tanımlayan Schrödinger denklemi eşanlı fakat genelde doğal olarak çelişen, sınırsız sayıda imkanları içerir.” (S. 138). Çok sayıda ve genelde çelişen, olası hareketler ve olası durumların olması kuantum gerçekliğinin karakteristik özelliğidir. Ancak bu aynı zamanda olasılığın gerçek doğasıdır da. Yani kuantum aşüftesi, aynı anda bütün erkekleri yokladığında, bütün erkekler üzerinde bir iz bırakır da. SCHRÖDİNGER’İN DALGA FONKSİYONU Daha önce bahsettiğim gibi, bu fonksiyon bütün olasılıkları kapsar. Ne zaman gözlem yapılırsa o zaman dalga çöker ve sadece bir olasılık seçilir. Kuantum teoreminde tüm olaylar mümkündür. Çünkü sistemin başlangıç durumu belirsizdir. Kuantum fiziği olasılıklar fiziğidir. Dalga fonksiyonu bütün olasılıkları barındırır ve yine bu fonksiyon sayesinde bir olayın olma olasılığı da belirlenebilir. Burada bilim adamı kahin rolüne geçer ve kuantum gerçekliğinden bir olayın olasılığını tahmin eder. Schrödinger’in kedisinin yaşıyor olma olasılığı nedir? %50. Gözlem yapıldığında ve kedi ölü bulunduğunda dalga eksene iner ve sıfıra eşitlenir. Yani kedi %0 ihtimalle yaşıyordur. HEİSENBERG’İN BELİRSİZLİK İLKESİ Bu ilkeye göre, bir cismin konumunu bildiğimizde momentumu; momentumunu bildiğimizde de konumu belirsizleşir. Yani parçacıkların bir sonraki hamlelerinde nerede olacakları bilinemez. Sözün özü, parçacığa merceği odaklayamazsınız. Özetle, kuantum fiziği, belirsizlikler ve olasılıklar fiziğidir. Bilimsel olarak hiçbir formül her olayı açıklayamaz. Görelilik teoremindeki formüller big bang’i açıklamaya çalıştığında anlamsız sonsuz sonuçlar veriyor, evren hiçbir şekilde sıfatlara veya formüllere kesinliklere izin vermiyor. Gerçeklik demek kesinlik demek değildir. Her şey mümkündür, her şey geçer.


Click here to write your own review.


Login

  |  

Complaints

  |  

Blog

  |  

Games

  |  

Digital Media

  |  

Souls

  |  

Obituary

  |  

Contact Us

  |  

FAQ

CAN'T FIND WHAT YOU'RE LOOKING FOR? CLICK HERE!!!